Genelkurmay Başkanlığına Açık Mektup

Sevgili ve Sn. Genelkurmay Başkanımız Yaşar Büyükanıt Paşam;


Ülkemizin sonu belirsiz bir girdaba doğru sürüklenmeye çalışıldığı bu vahim dönemi; çok büyük bir kaygı içinde izleyen, aslında bu süreci izlemekle yetinmek istemeyip de şartlar gereği bu duruma mecbur bırakılmayı içine sindiremeyen, bu sürecin sebeplerini de çok iyi bilen taraflar ve kafası hayli karıştırılmış Türk Vatandaşları olarak size yazıyoruz.


Sayın Paşam;


Önümüzdeki tablonun vehametini anlatmamıza gerek yoktur. Siz, Türk Silahlı kuvvetleri bünyesinde en fazla NATO tecrübesi olan birisiniz ki Türkiye Cumhuriyet'i düşmanlarının bir devleti nasıl şekillendirebileceği ve ya parçalayabileceğini, muhakkak bizlerden çok daha iyi bilenlerdensiniz.


Türk Silahlı Kuvvetler'i gibi devlet kurup bunu Cumhuriyet'le perçinleyen bir başka ordunun Dünya'da bir eşi ve benzeri daha yoktur. Emperyalizme karşı zaferler üstüne zaferler kazananda.. Dolayısıyla, asil ordumuzun tüm mekanizmaları elbet ki Türkiye Cumhuriyet'ini her türlü tehditten kollayacak ana sigorta görevini gören reflekslere sahiptir. Ancak, bu görevden önce Türk halkınında üzerine düşen çok büyük belli birtakım sorumlulukları olduğu açıktır. Şuanki süreçte toplumsal sorumluluk bilincinin oluşumu; gerek mevcut siyasi erk, gerekse psikolojik harp tekniklerini kendi vatandaşına acımasızca uygulayan mütakere medyası tarafından tamamen engellenmeye çalışılmaktadır.


İçerde teokratik bir ılımlı islam yönetiminin araç olarak kullanıldığı ve etnik milliyetçilikle ülkemizi ayrıştırmaya çalışarak küresel sermayenin oyun alanı haline getirilmeye sürüklendiği, atalet ve aymazlıklığın kol gezdiği utanç verici bir yapıyı gözlemlemekteyiz. Küresel güçlerinde desteğini almakta olan bu yapı, aynı zamanda Türk halkının düşünce becerisini ve direniş kabiliyetinide kırmayı amaç edinmiş bulunmaktadır. Açıkcası, bu muazzam coğrafyada sürekli olarak bir ehven-i şer odağı ile karşı karşıya bırakılan yurdum insanının bıkkınlığını, şaşkınlığını ve kafa karışıklığını yaşıyor, birileri tarafından da yaşatılıyor bulunmaktayız.


Ayrıca ülkemizi ciddi bakımdan tehdit eden unsurlar arasında; Türk Silahlı Kuvvetleri'nin milli bir ordu olmaktan çıkarılıp, NATO'ya bağlı ulusal bir orduya dönüştürülerek pasifize edilmek istendiğini; bunun içindir ki belli odaklar tarafından şanlı ordumuzun sürekli olarak yıpratılması sağlanarak harekat alanının kısıtlanmaya çalışıldığınında farkındayız.


Askerlerimizin başına çuval geçirmeye cüret eden kendini bilmez terörist işbirlikçilerine ve bu kendini bilmezlere herhangi bir yaptırım dahi uygulayamayan, insanlıktan nasibini almamış küresel işbirlikçi maşalara karşı çaresiz kalmadığımızı göstermenin vakti çoktan gelmiştir. İşte bu doğrultuda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, Türk vatandaşlarını hayal kırıklığına uğratmayacağından ve aziz Türk yurttaşlarının her daim ordumuzun yanında olduğundan şüphesiz ki eminiz.


O halde;


Ülkemizi tehdit eden küresel bu oyunun dengesini bozabilecek oyunculardan biri olmamız, geçmişte kaybedilen fırsatların şimdiki safhada kesinlikle uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. Özellikle Rusya destekli ve özde sadık müttefiklerimiz bazlı gelişmekte olan dış politik manevralar, Türkiye'nin çıkarları doğrultusunda kullanılabilecek hayati manivelalar içermektedir. Bu hayati unsurların değerlendirilmesi, mevcut siyasi yapının çözülmesinde ve Türk halkının mukavemetinin yükseleceği noktada çok ciddi yararlar sağlayacaktır.


Kısaca, konunun sonuca ulaşacağı noktada Paşam; yani Türkiye'nin gerçekten laik, bağımsız, sosyal ve üniter bir hukuk devleti olabilmesi yolunda:


Mareşal Gazi Mustafa Kemal ******'ün de vasiyetnamesinde belirttiği üzere Musul ve Kerkük için atılabilecek mükemmel bir stratejik yaklaşım, bütün oyunu bertaraf etmeye yetip de artacak; başta Türkiye olmak üzere, ortadoğu ve balkanlardaki bölgesel gelişmeleri ve ya projeleri derinden etkileyecektir.

Hayatı Türk varlığına ve Türk ulusuna armağan olan, o yürekli ve kahraman askerlerimizin kanlarını yerde bırakmayınız.

Saygılar.

Türk Vatandaşı