ozgem
Mesaj Sayısı : 362 Yaş : 35 Nerden : İçinde Hüsey'inin,Yusuf'un aktığı Deniz'den Kayıt tarihi : 20/02/08
| Konu: Cemal SÜREYA Perş. Şub. 28 2008, 12:11 | |
| ÜSTÜ KALSIN Ölüyorum tanrım Bu da oldu işte.
Her ölüm erken ölümdür Biliyorum tanrım.
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat Fena değildir...
Üstü kalsın... | |
|
ozgem
Mesaj Sayısı : 362 Yaş : 35 Nerden : İçinde Hüsey'inin,Yusuf'un aktığı Deniz'den Kayıt tarihi : 20/02/08
| Konu: Geri: Cemal SÜREYA Perş. Şub. 28 2008, 12:11 | |
| İNTİHAR
Sen tam tabancayı Şakağına dayamışsın; Kapı açılıveriyor Ve üstündekileri Bir bir fırlatıp atan Bir leylak sesi... | |
|
ozgem
Mesaj Sayısı : 362 Yaş : 35 Nerden : İçinde Hüsey'inin,Yusuf'un aktığı Deniz'den Kayıt tarihi : 20/02/08
| Konu: Geri: Cemal SÜREYA Perş. Şub. 28 2008, 12:11 | |
| AŞK Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel lâflı İstanbullar Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lâfların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik | |
|
ozgem
Mesaj Sayısı : 362 Yaş : 35 Nerden : İçinde Hüsey'inin,Yusuf'un aktığı Deniz'den Kayıt tarihi : 20/02/08
| Konu: Geri: Cemal SÜREYA Perş. Şub. 28 2008, 12:12 | |
| Var
Şu senin bulutsu sesin var ya Uçtan uca tersyüz ediyor geceyi
Yataklar var konuşmak için Öpüşmek için telefon kulübeleri
Güneşler var, yıldızlar, samanyolları, Karpuzlar gümbür gümbür kapılarda.
Tanrılar sofrası amma karanlık Yiyemem tek lokma yiyemem orda.
Şu senin tutkulu sesin var ya: Ortak güzellik artı yara izi.
Tutar ellerinden kaldırırsın Adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri.
Yeni törenler gerek bize Yeni törenler -kimi zaman en eski.
Dert etme, bütün dilleri içerir Bitki konumu, küçükbaş hayvan sesi.
Şu senin dolayık sesin var ya Dondurma yiyen gürbüz bir kız gibi müstehcen,
Balkon demirine dayalı bir arka kadar şakacı, İlk doyumdaki gibi yeşil elma tadında.
Kimlik denetimi yaptıktan sonra Resimli roman okuyan bir er gibi giderici.
Şu senin alçaktan sesin var ya Pencereler var burnumun kemiğinde sızı,
Aşklar var unutulmamak için, Boğulmak için ilk sevgili. | |
|