hüseyin inan
bu arada hüseyin’i getirdiler. bildiğimiz hüseyin’di. her zamanki hüseyin. sigara içip içmeyeceğini sorduk. “içmeyim.” dedi. bize döndü. “söyleyin babama.” dedi; ayağındaki lastik ayakkabıları gösterdi, “babam, yarın ayağımdaki bu lastik ayakkabıları görüp, doğru dürüst bir ayakkabısı bile yokmuş diye üzülmesin. askeri cezaevinde, ayakkabılarımızı giymemize bile fırsat vermediler. ayakkabılarım cezaevinde kaldı. onlara hediyem olsun.” dedi. durdu.
“sehpaya çık.” diye bağırdı savcı. hüseyin savcıya döndü masanın üzerinde, “sabırlı ol, çıkacağım.” dedi. ve tabureye çıkmadan, masanın üzerinde, yürekli bir sesle bağıra bağıra son sözlerini söyledi:
ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım! bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım! bundan sonra bu bayrağı türk halkına emanet ediyorum!
yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler.
kahrolsun faşizm!”