İstedim ki herkes mutlu olsun.
Bilemedim ki kaç çeşit fikir var.
Kaç çeşit düşünce kaç çeşit insan.
Sayamayacağım kadar çok insan var.
Hatta daha çok, biçoğu iki yüzlü...
Oysa fikirlerim kucaklamıştı dünyayı o küçücük bedenimde.
Herkes mutlu olsun istedim huzurlu olsun...
Oysa bilemedim o anlamsız kavgayı.
Çocukken insan bilemiyor işte.
Aklın ermez diyorlar ya bazen belki de ondandır.
Anlamsız bir kavga bu, yobazca, rezilce...
Sanki mutluydu herkes o günlerde.
Ya da ben öyle sandım bilemedim.
Bilemedim içten içe büyüyen kini.
Bilemedim iki yüzlü insanların olabileceğini.
Ben iki yüzlü değildim çünkü, düşündüğüm gibiydim.
Biz büyüdük ve kirlendi dünya...
Aynen öyle oldu büyüdüm,
Ve yoldaki çiviler ayağıma battı
Ve ellerim nasır tuttu
Ve gözlerime kumlar kaçtı
Ve elektriğin cazibesine kapıldım
Ve sopa yemeyi öğrendim
Ve fikirlerim boynuma urgan oldu
Ve kaybettim...
Kaybettim mutlu günleri
Bir yaz günü serin yağan yağmuru
Kışın ayazında sıcak bir çayı yudumlamayı
Dostun sıcak bir sarılışını bırakmayacakmışcasına
Dilediğim gibi yürümeyi, koşmayı
Bir bahar sabahı gün ışığını kaybettim...